Açık Bankacılık, Servis Modeli Bankacılık (BaaS) ve Platform Bankacılığı Farkları Nelerdir?
Finans sektöründe teknolojinin gelişmesi ile birlikte hayatımıza yeni yeni kelimeler de giriyor. Sıkça adından bahsettiren “açık bankacılık” yanında artık “BaaS” ya da “servis modeli bankacılık”, “platform bankacılığı” gibi ifadeler ile de yer alıyor. Peki ama bunların hepsi aynı anlamda mı? Özellikle birbiri yerine kullanılan açık bankacılık ve servis modeli bankacılık için söyleyecek olursak, hayır, aralarında küçük ama önemli bir fark var. Platform bankacılığı ise bu ikisinden çok daha farklı.
Sözü çok uzatmadan kısaca aralarındaki fark nedir bundan bahsedeyim.
Bir önceki yazımda BaaS ya da servis modeli bankacılık nedir biraz daha detaylı anlatmıştım ancak özellikle açık bankacılık ile farkına değinecek olursak, servis modeli bankacılıkta banka API kullanarak bankacılık ürünlerini, bankacılık dışındaki bir ara yüz geliştirici ile paylaşıyor. Bu ara yüz geliştirici çok büyük bir e-ticaret sitesi, bir fintek girişimi ya da bir gsm operatörü olabilir. Bu hizmeti bankadan alan firma, sıfırdan bir banka kurmakla uğraşmak yerine, kendi müşterilerine hitap edeceğini düşündüğü bankacılık ürünlerini doğrudan müşterisinin hizmetine sunuyor. Yani banka burada bir nevi kendi sistemini bu firmaya kiralıyor. Açık bankacılıkta ise API aracılığıyla müşterinin kullanılmasına / işlenmesine rızasını verdiği verilerinin farklı kurumların kullanımına sunulması ana amaç. Yani birinde bankacılık ürünleri sunulurken, diğerinde ürün değil müşteri verisi sunuluyor. Açık bankacılık ile servis modeli arasındaki en önemli fark bu.
Platform Bankacılığı ise bu ikisinden tamamen farklı hatta işleyiş olarak da tersine bir akış söz konusu. Açık bankacılık ve servis modeli bankacılıkta bilgi / ürün/ hizmet API kullanılarak farklı bir firma ile paylaşılırken platform bankacılığında müşterinin mevcut banka ürün ve hizmetlerinin sunulduğu ortamdan farklı bir yere gitmemesi amaçlanıyor.
Platform bankacılığı, uçtan uca müşteri deneyimini kendi platformunda yönetmek isteyen bankaların başvuracağı bir anlayış olarak karşımıza çıkıyor. Açık bankacılık ya da servis modeli bankacılıkta, banka arka planda kalmayı tercih ediyor. Burada hizmeti alan firma uçtan uca müşteri deneyimi sorumluluğunu alırken banka bir nevi aracı konumunda kalıyor.
Bu kısmı biraz daha açalım.
Platform bankacılığı çok basit anlamda da olsa pek çok bankada esasında var. Bankaların müşterilerine sunduğu sigorta hizmetleri, bireysel emeklilik paketleri buna birer örnek olabilir ancak sadece bu kadarla da kısıtlı değil tabi ki. Platform bankacılığı bundan çok daha ötesini içeriyor. Öyle ki müşteri, ödeme adımı içeren her şeyi bu platform üzerinden yapabilmeli.
Bu noktada Türkiye’de göze çarpan bir uygulama da var diyebiliriz. Birebir örtüşmese de İş Bankası’nın Maximum Mobil uygulaması. İş Bankası, Maximum mobil uygulaması altında pazarama adını verdiği bir platform ile özellikle e-ticaret sektöründeki pek çok uygulamayı bir araya getiriyor. Yine aynı uygulamadan akaryakıt ödemesi, ulaşım kartı yüklemesi, sinema bileti, market ve yemek siparişi, dijital üyelik ve oyun kodu alımı gibi pek çok işlemi yapabiliyorsunuz. Buradaki amaç yukarıda bahsettiğim uçtan uca müşteri deneyimini tasarlama ihtiyacı. Örneğin bir benzin istasyonuna gittiğinizde araçtan inmeden ödeme yapabilmek ya da farklı bir uygulamaya gidip yemek siparişi verip ödeme yapmak yerine, ödeme yapacağınız uygulama üzerinden yemek siparişini verebilmek bu uçtan uca tasarlanan deneyimde son derece önemli.
Tam da burada Pazarama’nın kullanıcılarına vaadine bakalım: “Kullanıcılarının günlük hayatın her anında tek uygulamadan ihtiyaçlarını karşılamak.”
Tek uygulamayı bilerek öne çıkarmak istiyorum. Zira bu tek uygulamanın günlük hayatın her anında kullanılması bizi “super app” ya da süper uygulamalara götürüyor ki bu bambaşka bir yazı hatta yazılar konusu.
Bir başka yazıda görüşmek üzere…