Doğum Günü Kutlamaları
Hemen hemen herkes Happy Birthday şarkısını öyle ve ya böyle söylemiştir sanırım. Bugün bu şarkı benim için de söylendi.. Kıbrıs’ta olmam sebebi ile pek çok arkadaşım bu doğum günümde yanımda değildi maddeten…Ama gerek telefon gerek maillerle sağolsunlar yalnız bırakmadılar beni… Hep beraber mutlu yıllar dedik… İnsan mutlu olduğunda bunu pek kimselerle paylaşmıyor demiştim bir yazımda. Ona nazire yaparcasına bir yazı yazayım istedim. Zaten uzun zamandır da ihmal etmişim burayı…
Yazıma hemen bir Teoman şarkısı ile gireyim…Paramparça… Bu şarkı çok güzel başlayıp giderken bir noktaya gelir ki oradan ötede hüzünlenirsiniz… Adam sarhoştur yastadır, babasını kaybettiği yaştadır. Zaman geçmektedir ve bildiği tüm hayatlar param parçadır.
Ne der Teoman bu şarkısında buyrun bakalım…
saatim yok tam olarak bilemem
biraz bira, biraz sarap onceydi
nasil oluyor vakit bir turlu gecmezken
yillar hayatlar geciyor
kayip bir bavul gibiyim havaalaninda
ya da bos bir yuzme havuzu sonbaharda
cok mu ayip hala mutluluk istemek
neyse zaten hic halim yok
bugun benim doğumgünüm
hem sarhosum hem yaştayim
bir bar taburesi ustunde
babamin öldüğü yaştayım
bugun benim doğumgünüm
kelimler buyuyor agzimda
bildigim tum hayatlar
paramparca
takatim yok yine de telefona sarildim
son bir özür icin
sevdigim tum kadinlardan
aradim mesajlar cikti kapattim
telesekretere konusamayanlardanim
bugun benim doğumgünüm
hem sarhosum hem yastayim
bir bar taburesi ustunde
babamin oldugu yaştayim
bugun benim doğumgünüm
kelimler büyüyor ağzimda
bildigim tum hayatlar
paramparca
Neden bu şarkı… Evet, bugün benim doğum günüm ama Allah’a şükür ne sarhoşum ne de yastayım. Hem babam da yaşıyor buna da şükrediyorum. Bildiğim hayatlar da paramparça değil. E iyi de o zaman neden bu şarkı değil mi ? Bilmiyorum, bir sebebi mi olması lazım canım. Canım bu şarkı ile yazıya girmek istedi o kadar…. Şarkının girişini çok beğendiğimden olsa gerek… Vakit bir türlü geçmezken yıllar hayatlar geçiyor olması. An olur ömre bedeldir; ömür olur ana bedel… Sayılı zaman çabuk geçer de eğer sayarsan hiç geçmez. Zamanın kendi içinde böyle bir kısır döngüsü vardır. Mutlu anlar çabuk, hüzünlü anlar yavaş geçer. Ömür denen şeyin zaten nasıl geçtiğini bile anlamazsın. Annemin eteklerine yapışıp ; ” Anne ya ben ne zaman on beş yaşında olacağım?” dediğim dün gibiydi.. Dün değilse bile ondan bir gün önce olsun hadi. Ne var ki on beşte neden acele ediyorsun be çocuk. Bırak olduğun gibi kal işte… Oyna koş zıpla öyle geçsin günlerin olmaz mıydı ki sanki… Şimdi o çok beklediğim on beş yaşını geçeli neredeyse on beş sene geçmiş… Öyle işte bu zaman… Zaman zaman çok hızlı zaman zaman çok yavaş… En güzel yıllarda öyle hızlı ki insan ister istemez aman diyor… Zaman… yavaşla biraz aman….
Zamandan dem vururken bir de her yılın geride kalmasını ya da yeni bir yılın yaşın gelmesini kutlamamız vardır. Doğum günü kutlamaları… Bir yaştan sonra bu bir kutlama olmasın diyor mudur insan ? Düşünsenize arkadaşının 50. yaşını kutluyorsun… İçten içe sanki bak bir yılın daha gitti bir yaş daha yaşlandın dermiş gibi geliyor mudur insana ? Öyle olmuyordur inşallah… Otuza doğru gittiğimiz şu günlerde gidenlere değil geleceklere bakmak istiyorum. Geçeni hayırla yad edip geleceğe umutla bakmak…. -Vay vay vay çok fiyakalı bir söz söyledim – Evet evet, ben bunu istiyorum… Bu yeni yaşımın ilk gününde isteğim budur… Zaman amca isteğimi kabul eder misin acaba ?
Not: Bu yazıyı ilk liparite.wordpress.com adresinde yayımlamıştım.