Baki Kalan Hoş Sada
Divan edebiyatının büyük üstadı Baki bir şiirinde “âvâzeyi bu âleme dâvûd gibi sal / bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş ” der. Bunu nedense bizim milletimiz farklı algılamış. Zaten şiiri az okuyan bir milletiz, okuduğumuzu da yanlış anlamasaydık bari. Bunu Mersin’de yaptığım tatilde çok daha iyi anladım. Mersin oldukça zengin bir tarihi mirasa sahip(miş). (miş) diyorum çünkü ne yazık ki bir çoğunu ben daha geçen haftaya kadar bilmiyordum. Bu ülkede nelerimiz varmış da haberimiz yok diyorum şimdi kendi kendime.
Bizim milletimiz kubbede kalan bir tek sesimiz olmasın diye düşünmüş olmalı ki gördüğüm her tarihi eser üzerinde, her taşta, mağarada, mezarda, duvarda kendine bir yer almış. Adını yazmış, aşkını yazmış, orada olduğunu biz sonradan ziyaret edenlere bildirmek istemiş… Aman aman ne kadar mutlu (!) oldum onları görünce emin olun ey ölümsüzlüğe kavuşmuş sevgili arkadaşlar bilemezsiniz.
Silifke’ye gitmeden önce Cennet Cehenneme uğradık. Cennet Cehennemin olduğu yerde bir tarihi kalıntı vardı. (Zeus Tapınağı ve Kilise) Önünden geçerken içim sızladı. Kalıntı dediğim bir duvardan ibaret ama sanki arka sokaklarda yer alan bir duvarın akıbetine uğramış tarihi bir duvar… Neredeyse yazı yazılmamış tek santimi yok. Her karesine bir şeyler yazılmış, üstleri boyanmış, boyanın üstüne tekrar yazı yazılmış.. öyle boyun erişeceği yerlerle de sınırlı değil, ciddi anlamda insanlar uğraş harcamışlar. 3-4 metre yukarıya bile isim yazmışlar..Bu ne azimdir ey dostlar… Şaşırıyor insan… O azmin keşke onda birini o tarihi eserleri korumaya harcasaydık…
Not: Bu yazıyı ilk liparite.wordpress.com adresinde yayımlamıştım.